10 Ocak 2013 Perşembe

ultrAslan - EkonomiUNI Gelmeyecek Transferi

KARINCAEZMEZ ŞEVKİ


Karıncaezmez Şevki; gelmiş geçmiş en büyük Galatasaray'lı taraftardır...

O bir taksi şöförüydü. 1950 veya 52 model Opel otomobili vardı. Karıncaezmez Şevki'nin Opel taksisi Galatasaray müzesi gibiydi. Futbolcuların ve takımın fotoğrafları tavana yapıştırılmıştı. Her köşe çiçeklerle süslüydü. Ayrıca sarı - kırmızı maskotlar ve de sarı-kırmızı renkte ne varsa. Sadece Galatasaray galibiyetlerinde otomobilinin dışını çiçeklerle donatırdı. Başka zaman ayıptır Galatasaraylıdan başka taraftar da var. Arabamın dışıyla kimseyi rahatsız etmem. Dışı vatandaşa, içi bana ait Opelimin dermiş.

Gömlek yerine Galatasaray forması giyerdi Şevki. Bir de maçlarda Galatasaray bayrağıyla ortaya çıkardı. 1950li yıllarda Galatasaray taraftarı çok azdı. İnönü Stadında kapalı tribünün deniz tarafına sığışırlardı. Birkaç yürekli adam. Liseden izcilerle, liseden mezunlar.

Şevki abi çekinmezdi. Bizim bulunduğumuz bölüme gelirdi ki zaten tüm fenevliler tribünleri doldurmuş olurdu. Karıncaezmez sarı-kırmızılı forması ve bayrağıyla yuhalanmaz, alkışlanırdı. Bizle el sıkışırdı. Onu herkes severdi, ister fenevli, ister beşiktaşlı. Çünkü o efendi adamdı. Futbolun bir oyun, bir
eğlence olduğunu biliyordu. En önemlisi; sportmenliğin barış, kardeşlik ve de centilmenlik olduğunu hissettiriyordu."

Evet, gazeteci Tevfik Yener böyle anlatıyor Karıncaezmez Şevkiyi.

Ben Onun sadece ihtiyarlık hatta müzmin hastalık dönemine denk geldim yaş itibariyle. O da zaten tribünleri bırakmıştı artık.Belki de tribünler onu!

Hastaydı, bir kolu kesilmişti.

Dayım anlatırdı, Galatasaray Lisesinin önünde Galatasaray armasına doğru kolunu kaldırıp saatlerce nöbet tutarmış. Zaten biz Şevki ağabeyin hikayelerini hep bir masal gibi büyüklerimizden dinlemiştik. Ama o bir masal değil gerçekti.

Karıncaezmezden bahis açıldığında, kimse birşey bilmediği halde, kimi öldüğüne, kimi halen yaşadığına dair tartışmalar olurdu zaman zaman.

Bir ara Gheorghe Hagi tarafından ziyaret edilen Karıncaezmez Şevki’nin yaşadığı bu yolla öğrenilmiş oldu.

Ama ben Şevki ağabeyin yaşadığını kesinlikle biliyordum hatta bir hastanede tedavi gördüğünü de.. Ama hangi hastane? İşte bunu bilmiyordum.

Gel zaman git zaman, bir telefon geldi. Arayan tribünden arkadaşım İlker idi. Bize (galiba) Karıncaezmez’in izini bulduğunu söylüyordu.

Kaderin cilvesine bakın ki, doktoru İlker arkadaşımızın kardeşi ve tribünümüzün en has elemanlarından biri olan, Dr.Türker imiş. Ve Karıncaezmez Türker’in görev yaptığı SSK Samatya hastahanesinde yatıyormuş.

Hemen ertesi gün ona koştuk. Biz Galatasaraylılar ona borçuyduk. O bizleri tanımıyordu ama bu o kadar da önemli değildi. Çünkü hepimiz ona hayatta en iyi tanıdığı renklerden oluşan sarı-kırmızı formalarımızla gitmiştik.

Ona Aslan Armalı özel formadan yaptırıp arkasına da Karıncaezmez - 1 yazdırmıştık. Bir de Ahmet Çakır ağabey 90 Soruda Galatasaray Tarihi isimli kitabını imzalamıştı. Ona bunlardan güzel hediye olmazdı.

O gerçekten Galatasarayın 1 numaralı taraftarıydı...

Kendisine sarıldık, öptük. Formasını ona verdiğimizde "keşke Tugrgay yazsaydınız" dedi. İlk önce ne demek istediğini tam kavrayamadık ama kendisi de bu durumu farkedip hemen açıklama yaptı "Turgay Şereni her zaman çok sevdim ben. Onun gibi kaleci gelmedi. Hala da insan olarak çok severim."

Şevki ağabey bunları güçlükle söylerken, yüzünde ve gözlerinde oluşan sevgi ışıltıları bizi de duygulandırdı. Hepimizin gözleri dolmuştu. Böyle bir sevgi olacak şey değildi çünkü.

Karıncaezmezi ziyaret ettiğimizde tarih 2000' in Ocak ayını gösteriyordu. Kendi deyimiyle
"O artık bitmişti..." Yine de konuşuyor gülüyor ve ağlıyordu. Hele bizi gördükten sonra bülbül gibi şakımasına doktorlar ve hemşireler bile hayret etmişti.

Şevki ağabey anlattı, biz dinledik... Biz sorduk, o söyledi. Müthiş bir hafıza muazzam bir konuşma yeteneği. Namık Kemalden şiirler, veciz sözler ve yaptığı şakalar.

Hele o baygın halinden kurtulup "Rerere Rarara Galatasaray Galatasaray CİM BOM BOM" diye bir şahlanışı vardı ki, tek kelimeyle bizi uçurdu.

Metin Oktay dediğimizde ağlamaya başladı. Belliki Taçsız Kral'a duyduğu büyük sevgi kadar onun zamansız ölümü nedeniyle duyduğu üzüntü de henüz yüreğinde tazeliğini koruyordu.

Ayrılma vakti geldiğinde hepimiz paramparça vaziyetteydik.

İsteksiz adımlarla yanından ayrılırken göyaşlarımızı saklıyorduk.

Sonraki günlerde de onu yalnız bırakmamıştık çünkü ; o CimBom Bom'u hiç yalnız bırakmamıştı.

Taraftarımızın en az olduğu dönemlerde bile şanlı bayrağımızı en yükseklerde tek başına taşımıştı.

Ve tarih 23 Mart 2000'i işaret ettiğinde Şevki ağabeyi kaybettik.

Cuma günü Fatih Camii'nde yapılan cenaze töreninde pek çok Galatasaraylı oradaydı.

Efsane başkanımız Ali Uras Beyefendi başta olmak üzere Turgay Şeren, Kadri Aytaç, Kemal Erimtan, Ergun Gürsoy ve Celal Gürcan da cenazede hazır bulundular.

Belki muhteşem bir kalabalık yoktu ama Galatasaray'a yakışır bir ortam sağlandı. Bana göre tek eksik Teknik Heyeti ve futbolcularımızı temsilen birilerinin orada olmayışı idi.

Şevki ağabeyi hastahaneye ziyaretimizde, götürmüş olduğumuz özel formayı yatağında üzerine sermiştim. Cenazesinde ise aynı forma tabutunun üzerindeydi!

Mezarlığa gittiğimizde ise Şevki ağabeyin naaşını kabrine indirenlerden biri de bendim.

Karıncaezmezi kefeniyle birlikte toprağa yatırdıktan sonra formasını üzerine koymak yine bana nasip oldu.

Allah mekanını Cennet eylesin...

Alpaslan DİKMEN

(EFSANELER UNUTULMAZ ! )

    Karıncaezmez Şevki; gelmiş geçmiş en büyük Galatasaray'lı taraftardır...

    O bir taksi şöförüydü. 1950 veya 52 model Opel otomobili vardı. Karıncaezmez Şevki'nin... Opel taksisi Galatasaray müzesi gibiydi. Futbolcuların ve takımın fotoğrafları tavana yapıştırılmıştı. Her köşe çiçeklerle süslüydü. Ayrıca sarı - kırmızı maskotlar ve de sarı-kırmızı renkte ne varsa. Sadece Galatasaray galibiyetlerinde otomobilinin dışını çiçeklerle donatırdı. Başka zaman ayıptır Galatasaraylıdan başka taraftar da var. Arabamın dışıyla kimseyi rahatsız etmem. Dışı vatandaşa, içi bana ait Opelimin dermiş.

    Gömlek yerine Galatasaray forması giyerdi Şevki. Bir de maçlarda Galatasaray bayrağıyla ortaya çıkardı. 1950li yıllarda Galatasaray taraftarı çok azdı. İnönü Stadında kapalı tribünün deniz tarafına sığışırlardı. Birkaç yürekli adam. Liseden izcilerle, liseden mezunlar.
    Şevki abi çekinmezdi. Bizim bulunduğumuz bölüme gelirdi ki zaten tüm fenevliler tribünleri doldurmuş olurdu. Karıncaezmez sarı-kırmızılı forması ve bayrağıyla yuhalanmaz, alkışlanırdı. Bizle el sıkışırdı. Onu herkes severdi, ister fenevli, ister beşiktaşlı. Çünkü o
efendi adamdı. Futbolun bir oyun, bir
eğlence olduğunu biliyordu. En önemlisi; sportmenliğin barış, kardeşlik ve de centilmenlik olduğunu hissettiriyordu."
     Evet, gazeteci Tevfik Yener böyle anlatıyor Karıncaezmez Şevkiyi.
      Ben Onun sadece ihtiyarlık hatta müzmin hastalık dönemine denk geldim yaş itibariyle. O da zaten tribünleri bırakmıştı artık.Belki de tribünler onu!
     Hastaydı, bir kolu kesilmişti.
     Dayım anlatırdı, Galatasaray Lisesinin önünde Galatasaray armasına doğru kolunu kaldırıp saatlerce nöbet tutarmış. Zaten biz Şevki ağabeyin hikayelerini hep bir masal gibi büyüklerimizden dinlemiştik. Ama o bir masal değil gerçekti.
     Karıncaezmezden bahis açıldığında, kimse birşey bilmediği halde, kimi öldüğüne, kimi halen yaşadığına dair tartışmalar olurdu zaman zaman.
     Bir ara Gheorghe Hagi tarafından ziyaret edilen Karıncaezmez Şevki’nin yaşadığı bu yolla öğrenilmiş oldu.
     Ama ben Şevki ağabeyin yaşadığını kesinlikle biliyordum hatta bir hastanede tedavi gördüğünü de.. Ama hangi hastane? İşte bunu bilmiyordum.
     Gel zaman git zaman, bir telefon geldi. Arayan tribünden arkadaşım İlker idi. Bize (galiba) Karıncaezmez’in izini bulduğunu söylüyordu.
     Kaderin cilvesine bakın ki, doktoru İlker arkadaşımızın kardeşi ve tribünümüzün en has elemanlarından biri olan, Dr.Türker imiş. Ve Karıncaezmez Türker’in görev yaptığı SSK Samatya hastahanesinde yatıyormuş.
     Hemen ertesi gün ona koştuk. Biz Galatasaraylılar ona borçuyduk. O bizleri tanımıyordu ama bu o kadar da önemli değildi. Çünkü hepimiz ona hayatta en iyi tanıdığı renklerden oluşan sarı-kırmızı formalarımızla gitmiştik.
      Ona Aslan Armalı özel formadan yaptırıp arkasına da Karıncaezmez - 1 yazdırmıştık. Bir de Ahmet Çakır ağabey 90 Soruda Galatasaray Tarihi isimli kitabını imzalamıştı. Ona bunlardan güzel hediye olmazdı.
      O gerçekten Galatasarayın 1 numaralı taraftarıydı...
      Kendisine sarıldık, öptük. Formasını ona verdiğimizde "keşke Tugrgay yazsaydınız" dedi. İlk önce ne demek istediğini tam kavrayamadık ama kendisi de bu durumu farkedip hemen açıklama yaptı "Turgay Şereni her zaman çok sevdim ben. Onun gibi kaleci gelmedi. Hala da insan olarak çok severim."
      Şevki ağabey bunları güçlükle söylerken, yüzünde ve gözlerinde oluşan sevgi ışıltıları bizi de duygulandırdı. Hepimizin gözleri dolmuştu. Böyle bir sevgi olacak şey değildi çünkü.
       Karıncaezmezi ziyaret ettiğimizde tarih 2000' in Ocak ayını gösteriyordu. Kendi deyimiyle
"O artık bitmişti..." Yine de konuşuyor gülüyor ve ağlıyordu. Hele bizi gördükten sonra bülbül gibi şakımasına doktorlar ve hemşireler bile hayret etmişti.
       Şevki ağabey anlattı, biz dinledik... Biz sorduk, o söyledi. Müthiş bir hafıza muazzam bir konuşma yeteneği. Namık Kemalden şiirler, veciz sözler ve yaptığı şakalar.
       Hele o baygın halinden kurtulup "Rerere Rarara Galatasaray Galatasaray CİM BOM BOM" diye bir şahlanışı vardı ki, tek kelimeyle bizi uçurdu.
      Metin Oktay dediğimizde ağlamaya başladı. Belliki Taçsız Kral'a duyduğu büyük sevgi kadar onun zamansız ölümü nedeniyle duyduğu üzüntü de henüz yüreğinde tazeliğini koruyordu.
      Ayrılma vakti geldiğinde hepimiz paramparça vaziyetteydik.
      İsteksiz adımlarla yanından ayrılırken göyaşlarımızı saklıyorduk.
      Sonraki günlerde de onu yalnız bırakmamıştık çünkü ; o CimBom Bom'u hiç yalnız bırakmamıştı.
     Taraftarımızın en az olduğu dönemlerde bile şanlı bayrağımızı en yükseklerde tek başına taşımıştı.
     Ve tarih 23 Mart 2000'i işaret ettiğinde Şevki ağabeyi kaybettik.
     Cuma günü Fatih Camii'nde yapılan cenaze töreninde pek çok Galatasaraylı oradaydı.
     Efsane başkanımız Ali Uras Beyefendi başta olmak üzere Turgay Şeren, Kadri Aytaç, Kemal Erimtan, Ergun Gürsoy ve Celal Gürcan da cenazede hazır bulundular.
      Belki muhteşem bir kalabalık yoktu ama Galatasaray'a yakışır bir ortam sağlandı. Bana göre tek eksik Teknik Heyeti ve futbolcularımızı temsilen birilerinin orada olmayışı idi.
      Şevki ağabeyi hastahaneye ziyaretimizde, götürmüş olduğumuz özel formayı yatağında üzerine sermiştim. Cenazesinde ise aynı forma tabutunun üzerindeydi!
      Mezarlığa gittiğimizde ise Şevki ağabeyin naaşını kabrine indirenlerden biri de bendim.
     Karıncaezmezi kefeniyle birlikte toprağa yatırdıktan sonra formasını üzerine koymak yine bana nasip oldu.
   Allah mekanını Cennet eylesin...

  Alpaslan DİKMEN

9 Ocak 2013 Çarşamba

Unutulmaz Anılar Retro Serisi




        GSStore'un son dönemlerdeki en başarılı hareketi bana kalırsa Retro Serisi. Gerçi önceki dönemlerden bu tarz bir seri girişimini pek hatırlamıyorum. Elit 1905 Serisi vardı tabi, o da başarılıydı... Yine de bu Retro Serisi meselesini ben GSStore'un zirvesine koyarım.

       Retro serisinin amacı; Galatasaray'ın tarihinde büyük yeri olan sporcular ile özdeşleşmiş veya efsaneleşmiş karşılaşmalarda giyilmiş formaların benzerlerinin uygun fiyata taraftara sunulması. Herhangi bir branşa bağlı kalınmadan (futbol daha ağırlıklı gerçi şuan) tarihte yer etmiş formaların tişörtleştirilmiş hallerinin satılması. Tişörtleştirilme meselesi bazı taraftarların hoşuna gitmedi, neden olabildiğince yakın kumaşlar ile o dönem formalarının birebirlerini giymiyoruz diye sordular. Ben de açıkçası başta öyle düşünenlerdendim, fakat Retro Serisi'nin bir amacı da uygun fiyatı sayesinde daha fazla taraftara ulaşabilmek ve günlük hayatta da kullanılabilecek ürünler üretmek. Yani aslında Retro Serisi bir koleksiyon serisi değil, dolabınıza asıp, orada sergileyeceğiniz bir seri değil, sokakta dolaşabileceğiniz, eskiyi o şekilde hatırlatabileceğiniz bir seri. Belki ilerde daha kapsamlı bir koleksiyon serisi çıkartabilir kulüp. Maliyeti yüzünden daha yüksek fiyatlı belki sınırlı sayıda birebir üretilmiş olan formalar satılabilir, ki bence Metin Oktay Parçalısı'nın mutlaka böyle bir versiyonu satılmalı, ancak bu Retro Serisi'nin amacı bundan biraz daha farklı.


1- Metin Oktay parçalı forma retrosu Retro Serisi içinde yer almıyor, ancak ben onu da o seriden sayıyorum. Galatasaray'ın en uzun süreli satışta tuttuğu ürünü olan Metin Oktay parçalısı geçtiğimiz aylarda nihayet doğru olarak, yani Tam Parçalı şekilde satışa sunuldu. Bu formanın herhalde hangi formadan esinlenildiğini hepimiz biliyoruz.
2-


Aslında uzunca bir süre bu formayı çok merak etmiştim. Yapılış hikayesini saygıdeğer bir koleksiyoner ağabeyimiz bana anlatmıştı. Kısmet bu güneymiş. Sanırım bu blog'un takipçileri de bu formayı ilk kez burada görüyor.
Bildiğiniz üzere bu forma Metin Oktay'ın ölümünden sonra alelacele yapılan o meşhur forma. Bir örneğini görebilir, elimizde tutabilir miyiz bilemiyorum. Ama ben bildiğim kısa hikayesini sizlere aktarayım bende kalmasın. Forma 13 eylül 1991 günü vefat eden Metin Oktay'ın anısına yas tutan Galatasaray Spor Kulübünün Gençlerbirliği deplasmanına çıkmadan önce Ankara'da alelacele yaptırdığı bir forma. Yapımında yanlış hatırlamıyorsam Başarspor'un emekleri büyük. Formalar 14 eylül 1991 akşamı Galatasaray'lı bir tekstilcinin fabrikasında dikilmeye başlıyor ve maç saatine kadar zor bela, sadece takıma yetecek kadar dikilebiliyor. Başka yok sadece takıma yetecek kadar... Reklam basılamıyor/dikilemiyor ama forma logo ve numaralar (10 numara hariç) Başarspor tarafından yetiştiriliyor. Bu maçta 10 numaralı formanın sahibi Koseçki, 20 numaralı forma ile sahaya çıkıyor gördüğünüz gibi.


3- Bu forma ise Retro Serisi içinde en az dikkati çeken ürün bana kalırsa. 96-97 sezonunda giymiş olduğumuz sarı formanın retrosu. Hagi'nin ilk sezonu olması yüzünden bu retro Hagi forması olarak adlandırılmış (Ayrıca Galatasaray forması altında çıktığı ilk maçta bu forma giyiliyormuş). Yine bana kalırsa bu forma yanlış bir seçim. Çünkü 96-97'deki sarı formanın herhangi bir akılda kalıcılığı, bir şekli, bir deseni yoktu. Gerçekten de Retro Serisi'ndeki hali ile hemen hemen aynıydı. Ürün de polo yaka bir store tişörtü gibi duruyor, sanıyorum Retro Serisi logosu olmasa kimse bunun bir formadan esinlenildiğini anlamazdı. Hagi ile ben hep 98-99 füme formayı özdeşleştirmişimdir. Hagi retrosu olarak o yapılsaydı, daha dikkat çekici olabilirdi. Ürün kesinlikle başarısız değil, ancak forma seçimi yanlış bence.


4- Süper Kupa retrosunu fazla anlatmaya gerek yok sanırım. Hemen hemen birebiri yapılmış, omuzlardaki 3 Adidas çizgisi Adidas'ın lisanslı şekli olduğu için de, 2 çizgi konmuş. Aynı taktik Neuchatel formasında da mevcut.
[hagi.jpg]

5- Bu da efsanevi Neuchatel maçında giyilmiş olan beyaz formanın retrosu. Bir isme değil, bir maça adanmış retrolardan biri. Neuchatel formasının aslı da şudur.

6- Büyük insan Coşkun Özarı anısına çıkartılmış olan bu çapraz çizgili forma Galatasaray'ın tarihindeki en değişik formalardan biridir. 1955-56 sezonunda sadece 1 sezon kullanıldı. Galatasaray tarihinde epey dikkat çeken bu formayı bir efsanenin anısına çıkartma fikri güzel olmuş


7- 1944 yılında ileride üzerinde Ali Sami Yen Stadı'nın inşa edileceği toprak sahada çıkılan ilk maçta giyilen formanın retrosu bu forma. Ayrıca diğer branşlarda da (hentbol) kullanılmış zamanında. 4 parçalı şekli Galatasaray'ın giydiği değişik formalar kategorisine girmesine sebep oluyor.  Retro Serisi'nin en güzel ürünlerinden biri bana kalırsa. Fakat bu formanın orijinalinin sol kolu kırmızı, o detay ya atlanmış, ya da bu haliyle günlük kullanıma daha uygun bulmuşlar.

8- Metin Oktay Anı Forması'ndan sonraki en başarılı ürün bence. Fatih Terim anısına çıkartılmış olan beyaz retro forma. Arkasında efsane kaptanın 5 numarası yazılı. Ayrıca sağ göğüste altın yaldızlı Fatih Terim imzası bulunuyor. Epey emek harcanmış, günlük kullanıma da çok uygun. Forma ise 1965-1976 yılları arasında epey uzun süre giyilmiş olan beyaz formanın retrosu.
 

9- Çıkmış olan son ürün voleybol efsanesi Paidar Demir adına çıkartılmış retro forma. 1980'li yılların ikinci yarısında Galatasaray Voleybol Takımı'nın kullandığı sarı formanın retrosu. Bu ürün şimdilik bir formanın retrosu olarak çıkartılan futbol harici bir branşa ait ilk ürün.

   Ürünlerin fiyatları 33-59 tl arası değişmektedir.Ayrıntılarını http://www.gsstore.org/urunListele.asp?bolumID=161  adresini ziyaret ederek bulabilirsiniz.

8 Ocak 2013 Salı

G.Saray Sneijder'i borsaya bildirdi

Galatasaray, Sneijder'in transferi için Inter ile görüşmelere başlandığını borsaya bildirdi.  

 
Galatarasay Kulübü, Wesley Sneijder transferi için görüşmelere başlandığını KAP'a bildirdi
 
Sarı-kırmızılıların Kamuoyu Aydınlatma Platformu'na (KAP) yaptığı açıklama şöyle;
 
"FC Internazionale profesyonel oyuncularından Wesley Sneijder'in transferi için Kulübüyle görüşmelere başlanmıştır. Kamuoyu gelişmelerden haberdar edilecektir."

İŞTE SNEIJDER BÖYLE BİRİ!